
allâhü yebdeü-lḫalḳa ŝümme yü`îdühû ŝümme ileyhi türce`ûn.
Türkçe:
Allah yaratışa başlar, sonra onu varlık alanından çekip tekrar yaratır. En sonunda O'na döndürülürsünüz.
İngilizce:
It is Allah Who begins (the process of) creation; then repeats it; then shall ye be brought back to Him.
Fransızca:
C'est Allah qui commence la création; ensuite Il la refait; puis, vers Lui vous serez ramenés.
Almanca:
ALLAH beginnt die Erschaffung, dann wiederholt ER sie, dann werdet ihr zu Ihm zurückgebracht.
Rusça:
Аллах создает творение в первый раз, а затем воссоздает его. А после этого вы будете возвращены к Нему.
Arapça:
اللَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah yaratmayı ilkin yapar, sonra da çevirir, onu yeniden yapar. Sonra hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz.
Diyanet Vakfı:
Allah, ilkin mahlukunu yaratır, (ölümden) sonra da bunu (yaratmayı), tekrarlar. Sonunda hep O'na döndürüleceksiniz.

veyevme teḳûmü-ssâ`atü yüblisü-lmücrimûn.
Türkçe:
Kıyametin kopacağı gün, günahkârlar sus-pus olacaklardır.
İngilizce:
On the Day that the Hour will be established, the guilty will be struck dumb with despair.
Fransızca:
Et le jour où l'Heure arrivera, les criminels seront frappés de désespoir.
Almanca:
Und an dem Tag, wenn die Stunde anschlägt, schweigen die schwer Verfehlenden.
Rusça:
В тот день, когда наступит Час, грешники придут в отчаяние.
Arapça:
وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يُبْلِسُ الْمُجْرِمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kıyamet saatinin gelip çattığı gün suçlular, her ümidi keserler.
Diyanet Vakfı:
Kıyametin kopacağı gün, günahkarlar (ümitsizlik içinde) susacaklardır.

velem yekül lehüm min şürakâihim şüf`âü vekânû bişürakâihim kâfirîn.
Türkçe:
Allah'a ortak tuttukları arasından, kendileri için şefaatçılar çıkmayacaktır. Kendi yandaşlarına nankörlük etmektedir onlar.
İngilizce:
No intercessor will they have among their "Partners" and they will (themselves) reject their "Partners".
Fransızca:
Et ils n'auront point d'intercesseurs parmi ceux qu'ils associaient [à Allah] et ils renieront même leurs divinités.
Almanca:
Und für sie gibt es unter den von ihnen Beigesellten keine Fürbittenden. Und sie pflegen dann den von ihnen Beigesellten gegenüber Kufr zu betreiben.
Rusça:
Никто из их сотоварищей не заступится за них, и они отвергнут своих сотоварищей.
Arapça:
وَلَمْ يَكُن لَّهُم مِّن شُرَكَائِهِمْ شُفَعَاءُ وَكَانُوا بِشُرَكَائِهِمْ كَافِرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'a ortak koştuklarından, kendilerine şefaat edecekler de bulunmaz. Onlar, o zaman Allah'a koştukları ortakları inkâr ederler.
Diyanet Vakfı:
(Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçı çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkar edeceklerdir.

veyevme teḳûmü-ssâ`atü yevmeiẕiy yeteferraḳûn.
Türkçe:
Saat gelip çattığı gün, o gün, hepsi birbirinden ayrılacaktır.
İngilizce:
On the Day that the Hour will be established,- that Day shall (all men) be sorted out.
Fransızca:
Le jour où l'Heure arrivera, ce jour-là ils se sépareront [les uns des autres].
Almanca:
Und an dem Tag, wenn die Stunde anschlägt, an diesem Tag werden sie auseinandergehen.
Rusça:
В тот день, когда наступит Час, они (творения) разделятся.
Arapça:
وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَتَفَرَّقُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kıyamet saatinin gelip çattığı gün varya, o gün (inananlarla inanmayanlar) ayrılırlar.
Diyanet Vakfı:
Kıyamet kopacağı gün, işte o gün (müminlerle inkarcılar) birbirlerinden ayrılacaklardır.

feemme-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti fehüm fî ravḍatey yuḥberûn.
Türkçe:
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar bir bahçe içinde mutlu kılınırlar.
İngilizce:
Then those who have believed and worked righteous deeds, shall be made happy in a Mead of Delight.
Fransızca:
Ceux qui auront cru et accompli de bonnes oeuvres se réjouiront dans un jardin;
Almanca:
Also hinsichtlich derjenigen, die den Iman verinnerlicht und gottgefällig Gutes getan haben, diese sind in einem Garten, sie freuen sich.
Rusça:
Те, которые уверовали и совершали праведные деяния, будут радоваться (или слушать пение) в Райском саду.
Arapça:
فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَهُمْ فِي رَوْضَةٍ يُحْبَرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi iman edip salih ameller yapmış olanlara gelince, onlar bir bahçe içinde neşelenirler.
Diyanet Vakfı:
İman edip iyi işler yapanlara gelince, onlar, cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır.

veemme-lleẕîne keferû vekeẕẕebû biâyâtinâ veliḳâi-l'âḫirati feülâike fi-l`aẕâbi muḥḍarûn.
Türkçe:
İnkâr edip ayetlerimizi ve âhiret buluşmasını yalanlayanlara gelince, onlar azabın içinde hazır bulundurulurlar.
İngilizce:
And those who have rejected Faith and falsely denied our Signs and the meeting of the Hereafter,- such shall be brought forth to Punishment.
Fransızca:
et quant à ceux qui n'auront pas cru et auront traité de mensonges Nos signes ainsi que la rencontre de l'au-delà, ceux-là seront emmenés au châtiment.
Almanca:
Doch hinsichtlich derjenigen, die Kufr betrieben und Unsere Ayat und die Begegnung im Jenseits abgeleugnet haben, diese werden der Peinigung ausgeliefert.
Rusça:
А те, которые не уверовали и сочли ложью Наши знамения и встречу в Последней жизни, будут испытывать мучения.
Arapça:
وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَلِقَاءِ الْآخِرَةِ فَأُولَٰئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Âyetlerimizi ve âhiret buluşmasını yalan sayıp da küfredenlere gelince, işte onlar o zaman azab içinde hazır bulundurulurlar.
Diyanet Vakfı:
İnkar edenler, ayetlerimizi ve ahiret buluşmasını yalan sayanlar ise, işte onlar azapla yüzyüze bırakılacaklardır.

fesübḥâne-llâhi ḥîne tümsûne veḥîne tuṣbiḥûn.
Türkçe:
O halde tespih Allah için. Akşama erdiğinizde de sabaha erdiğinizde de...
İngilizce:
So (give) glory to Allah, when ye reach eventide and when ye rise in the morning;
Fransızca:
Glorifiez Allah donc, soir et matin !
Almanca:
Also subhanallah , wenn ihr in die Abendzeit und in die Morgenzeit hineingeht.
Rusça:
Славьте же Аллаха, когда для вас наступает вечер и когда наступает утро!
Arapça:
فَسُبْحَانَ اللَّهِ حِينَ تُمْسُونَ وَحِينَ تُصْبِحُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O halde akşama girdiğiniz zaman da, sabaha girdiğiniz zaman da tesbih Allah'ındır. (daima O, tesbih edilir).
Diyanet Vakfı:
Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur.

velehü-lḥamdü fi-ssemâvâti vel'arḍi ve`aşiyyev veḥîne tużhirûn.
Türkçe:
Göklerde ve yerde hamt da O'na; gün sonunda da öğleye erdiğinizde de.
İngilizce:
Yea, to Him be praise, in the heavens and on earth; and in the late afternoon and when the day begins to decline.
Fransızca:
A Lui toute louange dans les cieux et la terre, dans l'après-midi et au milieu de la journée .
Almanca:
Und Ihm gebührt alles Lob in den Himmeln und auf Erden nachts und wenn ihr in die Mittagszeit hineingeht.
Rusça:
Ему надлежит хвала на небесах и на земле. Славьте Его после полудня и в полдень!
Arapça:
وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَعَشِيًّا وَحِينَ تُظْهِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Göklerde ve yerde, ikindileyin de, öğleye erdiğiniz zaman da hamd O'na mahsustur.
Diyanet Vakfı:
Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur.

yuḫricü-lḥayye mine-lmeyyiti veyuḫricü-lmeyyite mine-lḥayyi veyuḥyi-l'arḍa ba`de mevtihâ. vekeẕâlike tuḫracûn.
Türkçe:
Diriyi ölüden çıkarır O, ölüyü diriden çıkarır. Ölümünün ardından toprağa hayat verir. Siz de işte böyle çıkarılacaksınız.
İngilizce:
It is He Who brings out the living from the dead, and brings out the dead from the living, and Who gives life to the earth after it is dead: and thus shall ye be brought out (from the dead).
Fransızca:
Du mort, Il fait sortir le vivant, et du vivant, Il fait sortir le mort. Et Il redonne la vie à la terre après sa mort. Et c'est ainsi que l'on vous fera sortir (à la résurrection).
Almanca:
ER bringt das Lebendige vom Toten heraus, das Tote vom Lebendigen und belebt die Landschaft nach ihrem Tod. Und solcherart werdet ihr hervorgebracht.
Rusça:
Он выводит живое из мертвого и выводит мертвое из живого. Он оживляет землю после ее смерти, и таким же образом вы будете выведены из могил.
Arapça:
يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا ۚ وَكَذَٰلِكَ تُخْرَجُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır ve toprağa ölümünden sonra hayat verir. Sizler de işte öyle çıkarılacaksınız.
Diyanet Vakfı:
Ölüden diriyi, diriden de ölüyü O çıkarıyor; yeryüzünü ölümünün ardından O canlandırıyor. İşte siz de (kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız.

vemin âyâtihî en ḫaleḳaküm min türâbin ŝümme iẕâ entüm beşerun tenteşirûn.
Türkçe:
Onun ayetlerinden biri de sizi, topraktan yaratmış olmasıdır. Sonra siz bir insan türü oldunuz, her tarafa yayılıyorsunuz.
İngilizce:
Among His Signs in this, that He created you from dust; and then,- behold, ye are men scattered (far and wide)!
Fransızca:
Parmi Ses signes : Il vous a créés de terre, - puis, vous voilà des hommes qui se dispersent [dans le monde]-.
Almanca:
Auch zu Seinen Ayat zählt, daß ER euch aus Erde erschuf, dann - da seid ihr Menschen, die sich ausbreiten.
Rusça:
Среди Его знамений - то, что Он сотворил вас из земли. После этого вы стали родом человеческим и расселяетесь.
Arapça:
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ إِذَا أَنتُم بَشَرٌ تَنتَشِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O'nun âyetlerinden (kudretinin delillerinden)dir ki, sizi bir topraktan yarattı. Sonra da siz şimdi yeryüzünde dağılıp yayılan insanlar oluverdiniz.
Diyanet Vakfı:
Sizi topraktan yaratması, O'nun (varlığının) delillerindendir. Sonra siz, (her tarafa) yayılan insanlar oluverdiniz.
Pages
