At-Takathur—التكاثر

 
00:00

elhâkümü-ttekâŝür.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ أَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ

Türkçe:

Aldatıp oyaladı o çokluk yarışı sizleri,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı.

Diyanet Vakfı:

Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki,

İngilizce:

The mutual rivalry for piling up (the good things of this world) diverts you (from the more serious things),

Fransızca:

La course aux richesses vous distrait,

Almanca:

Euch abgelenkt hat (die Sucht) nach Vermehrung,

Rusça:

Страсть к приумножению увлекает вас

Açıklama:
 
00:00

ḥattâ zürtümü-lmeḳâbir.

Arapça:

حَتَّىٰ زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ

Türkçe:

Öyle ki, ziyaret edip saydınız kabirleri.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı.

Diyanet Vakfı:

Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.

İngilizce:

Until ye visit the graves.

Fransızca:

jusqu'à ce que vous visitiez les tombes .

Almanca:

bis ihr die Gräber besucht habt.

Rusça:

пока вы не посетите могилы.

Açıklama:
 
00:00

kellâ sevfe ta`lemûn.

Arapça:

كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ

Türkçe:

Ama iş öyle değil; yakında bileceksiniz!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayır! Yakında bileceksiniz.

Diyanet Vakfı:

Hayır! Yakında bileceksiniz!

İngilizce:

But nay, ye soon shall know (the reality).

Fransızca:

Mais non ! Vous saurez bientôt !

Almanca:

Gewiß, nein! Ihr werdet noch wissen.

Rusça:

Но нет! Скоро вы узнаете!

Açıklama:
 
00:00

ŝümme kellâ sevfe ta`lemûn.

Arapça:

ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ

Türkçe:

Hayır, hayır! İş öyle değil! Yakında bileceksiniz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yine hayır! Yakında bileceksiniz (hatanızı).

Diyanet Vakfı:

Elbette yakında bileceksiniz!

İngilizce:

Again, ye soon shall know!

Fransızca:

(Encore une fois) ! Vous saurez bientôt !

Almanca:

Dann gewiß, nein! Ihr werdet noch wissen.

Rusça:

Еще раз нет! Скоро вы узнаете!

Açıklama:
 
00:00

kellâ lev ta`lemûne `ilme-lyeḳîn.

Arapça:

كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ الْيَقِينِ

Türkçe:

İş, sizin bildiğiniz gibi değil! Ne olurdu, şaşmaz ve aldatmaz bir bilgiyle bilseydiniz!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayır! Eğer kesin bilgi ile bilseniz, elbette cehennemi görürsünüz.

Diyanet Vakfı:

Gerçek öyle değil! Kesin bilgi ile bilmiş olsaydınız,

İngilizce:

Nay, were ye to know with certainty of mind, (ye would beware!)

Fransızca:

Sûrement! Si vous saviez de science certaine .

Almanca:

Gewiß, nein! Würdet ihr über dasWissen der Gewißheit verfügen,

Rusça:

О нет! Если бы вы только обладали знанием с полной убежденностью!

Açıklama:
 
00:00

leteravunne-lceḥîm.

Arapça:

لَتَرَوُنَّ الْجَحِيمَ

Türkçe:

Yemin olsun, o cehennemi mutlaka göreceksiniz!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayır! Eğer kesin bilgi ile bilseniz, elbette cehennemi görürsünüz.

Diyanet Vakfı:

Mutlaka cehennem ateşini görürdünüz.

İngilizce:

Ye shall certainly see Hell-Fire!

Fransızca:

Vous verrez, certes, la Fournaise.

Almanca:

würdet ihr bestimmt die Hölle erkennen.

Rusça:

Вы непременно увидите Ад.

Açıklama:
 
00:00

ŝümme leteravunnehâ `ayne-lyeḳîn.

Arapça:

ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ الْيَقِينِ

Türkçe:

Yine yemin olsun, onu gözünüzle apaçık göreceksiniz!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra, yemin olsun ki, cehennemi yakin gözüyle göreceksiniz.

Diyanet Vakfı:

Sonra ahirette onu çıplak gözle göreceksiniz.

İngilizce:

Again, ye shall see it with certainty of sight!

Fransızca:

Puis, vous la verrez certes, avec l'œil de certitude.

Almanca:

Dann werdet ihr sie doch als die Gewißheit an sich sehen.

Rusça:

Вы увидите его своими глазами доподлинно.

Açıklama:
 
00:00

ŝümme letüs'elünne yevmeiẕin `ani-nne`îm.

Arapça:

ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ

Türkçe:

Sonra o gün, nimetten kesinlikle sorguya çekileceksiniz!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra, yemin olsun ki, o gün (size verilen) her nimetten sorulacaksınız

Diyanet Vakfı:

Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.

İngilizce:

Then, shall ye be questioned that Day about the joy (ye indulged in!).

Fransızca:

Puis, assurément, vous serez interrogés, ce jour-là, sur les délices.

Almanca:

Dann werdet ihr an diesem Tag zweifelsohne für das Wohlergehen zur Rechenschaft gezogen.

Rusça:

В тот день вы будете спрошены о благах.

Açıklama:
At-Takathur—التكاثر beslemesine abone olun.