Al-Bayyina—البينة

İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Arapça:

lem yeküni-lleẕîne keferû min ehli-lkitâbi velmüşrikîne münfekkîne ḥattâ te'tiyehümü-lbeyyineh.

Türkçe:
Ehlikitap'tan küfre sapanlarla müşrikler, kendilerine beyyine/açık kanıt gelinceye kadar çözülüp ayrılacak değillerdi.
İngilizce:
Those who reject (Truth), among the People of the Book and among the Polytheists, were not going to depart (from their ways) until there should come to them Clear Evidence,-
Fransızca:
Les infidèles parmi les gens du Livre, ainsi que les Associateurs, ne cesseront pas de mécroire jusqu'à ce que leur vienne la Preuve évidente :
Almanca:
Diejenigen von den Schriftbesitzern, die Kufr betrieben haben, und die Muschrik werden nicht loslassen, bis zu ihnen die Deutlichkeit kommt,
Rusça:
Неуверовавшие люди Писания и многобожники не расстались с неверием, пока к ним не явилось ясное знамение -
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ لَمْ يَكُنِ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ مُنفَكِّينَ حَتَّىٰ تَأْتِيَهُمُ الْبَيِّنَةُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kitap ehlinden ve müşriklerden (Hakk'ı) tanımayanlar, kendilerine açık delil gelinceye kadar inkârlarından ayrılacak değillerdi.
Diyanet Vakfı:
Apaçık delil kendilerine gelinceye kadar ehl-i kitaptan ve müşriklerden inkarcılar (küfürden) ayrılacak değillerdi.

rasûlüm mine-llâhi yetlû ṣuḥufem müṭahherah.

Türkçe:
Allah tarafından gönderilen, tertemiz sayfalar okuyan bir resul gelinceye dek.
İngilizce:
An messenger from Allah, rehearsing scriptures kept pure and holy:
Fransızca:
un Messager, de la part d'Allah, qui leur récite des feuilles purifiées,
Almanca:
ein Gesandter von ALLAH, der gereinigte Schriften vorträgt,
Rusça:
Посланник Аллаха, который читает очищенные свитки. В них содержатся правдивые Писания.
Arapça:
رَسُولٌ مِّنَ اللَّهِ يَتْلُو صُحُفًا مُّطَهَّرَةً
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Bu delil), tertemiz sayfaları okuyan, Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir.
Diyanet Vakfı:
(İşte o apaçık delil,) Allah tarafından gönderilen ve tertemiz sahifeleri okuyan bir elçidir.

fîhâ kütübün ḳayyimeh.

Türkçe:
O sayfalar içindedir dosdoğru-eskimez kitaplar.
İngilizce:
Wherein are laws (or decrees) right and straight.
Fransızca:
dans lesquelles se trouvent des prescriptions d'une rectitude parfaite.
Almanca:
in denen wertvolle Kapitel sind.
Rusça:
Те, кому было даровано Писание, распались только после того, как к ним явилось ясное знамение.
Arapça:
فِيهَا كُتُبٌ قَيِّمَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O sayfalarda, en doğru hükümler vardır.
Diyanet Vakfı:
En doğru hükümler vardır şu sahifelerde.

vemâ teferraḳa-lleẕîne ûtü-lkitâbe illâ mim ba`di mâ câethümü-lbeyyineh.

Türkçe:
Kitap verilmiş olanlar, kendilerine beyyine/açık delil geldikten sonradır ki parçalanıp bölündüler.
İngilizce:
Nor did the People of the Book make schisms, until after there came to them Clear Evidence.
Fransızca:
Et ceux à qui le Livre a été donné ne se sont divisés qu'après que la preuve leur fut venue.
Almanca:
Und diejenigen, denen die Schrift zuteil wurde, wurden nicht uneins außer, nachdem zu ihnen die Deutlichkeit gekommen war.
Rusça:
А ведь им было велено лишь поклоняться Аллаху, служа ему искренне, как единобожники, совершать намаз и выплачивать закят. Это - правая вера.
Arapça:
وَمَا تَفَرَّقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ إِلَّا مِن بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَةُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kitap ehli, ancak kendilerine apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Diyanet Vakfı:
Kendilerine kitap verilenler ancak o açık delil (Peygamber) kendilerine geldikten sonra ayrılığa düştüler.

vemâ ümirû illâ liya`büdü-llâhe muḫliṣîne lehü-ddîne ḥunefâe veyüḳîmu-ṣṣalâte veyü'tü-zzekâte veẕâlike dînü-lḳayyimeh.

Türkçe:
Oysaki onlara, dini yalnız O'na özgüleyerek, dosdoğru yürüyen kişiler halinde sadece Allah'a ibadet etmeleri, namazı/duayı yerine getirmeleri, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte budur doğru, eskimez ve aşınmaz din.
İngilizce:
And they have been commanded no more than this: To worship Allah, offering Him sincere devotion, being true (in faith); to establish regular prayer; and to practise regular charity; and that is the Religion Right and Straight.
Fransızca:
Il ne leur a été commandé, cependant, que d'adorer Allah, Lui vouant un culte exclusif, d'accomplir la Salat et d'acquitter la Zakat. Et voilà la religion de droiture.
Almanca:
Und ihnen wurde nicht geboten außer, daß sie ALLAH dienen - aufrichtig im Din Ihm gegenüber als Hanif - das rituelle Gebet ordnungsgemäß verrichten und die Zakat entrichten. Und dies ist der Din der Geradlinigkeit .
Rusça:
Воистину, неуверовавшие люди Писания и многобожники окажутся в огне Геенны и пребудут там вечно. Они являются наихудшими из тварей.
Arapça:
وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاءَ وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ ۚ وَذَٰلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Halbuki onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek, Allah'ı birleyerek, ancak Allah'a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekatı vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur.
Diyanet Vakfı:
Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekat vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur.

inne-lleẕîne keferû min ehli-lkitâbi velmüşrikîne fî nâri cehenneme ḫâlidîne fîhâ. ülâike hüm şerru-lberiyyeh.

Türkçe:
Ehlikitap'ın küfre sapanlarıyla müşrikler, içinde sürekli kalıcılar olarak cehennem ateşindedirler. İşte onlardır yaratılmışların en şerlisi.
İngilizce:
Those who reject (Truth), among the People of the Book and among the Polytheists, will be in Hell-Fire, to dwell therein (for aye). They are the worst of creatures.
Fransızca:
Les infidèles parmi les gens du Livre, ainsi que les Associateurs iront au feu de l'Enfer, pour y demeurer éternellement. De toute la création, ce sont eux les pires.
Almanca:
Gewiß, diejenigen von den Schriftbesitzern, die Kufr betrieben haben, und die Muschrik sind im Feuer von Dschahannam, sie sind darin ewig. Diese sind die Schlimmsten der Geschöpfe.
Rusça:
Воистину, те, которые уверовали и совершали праведные деяния, являются наилучшими из тварей.
Arapça:
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ فِي نَارِ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا ۚ أُولَٰئِكَ هُمْ شَرُّ الْبَرِيَّةِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kâfirler, gerek kitap ehlinden olsun gerek puta tapanlardan olsun muhakkak, cehennem ateşindedirler. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Onlar, insanların en şerlileridir.
Diyanet Vakfı:
Ehl-i kitap ve müşriklerden olan inkarcılar, içinde ebedi olarak kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte halkın en şerlileri onlardır.

inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti ülâike hüm ḫayru-lberiyyeh.

Türkçe:
İman edip hayra ve barışa yönelik fiiller sergileyenlere gelince, işte onlardır yaratılmışların en hayırlısı.
İngilizce:
Those who have faith and do righteous deeds,- they are the best of creatures.
Fransızca:
Quant à ceux qui croient et accomplissent les bonnes oeuvres, ce sont les meilleurs de toute la création.
Almanca:
Gewiß, diejenigen, die den Iman verinnerlicht und gottgefällig Gutes getan haben, diese sind die Besten der Geschöpfe.
Rusça:
Их воздаянием у их Господа будут сады Эдема, в которых текут реки. Они пребудут в них вечно.
Arapça:
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَٰئِكَ هُمْ خَيْرُ الْبَرِيَّةِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnanan ve güzel amel işleyenler de insanların en hayırlılarıdır.
Diyanet Vakfı:
İman edip salih ameller işleyenlere gelince, halkın en hayırlısı da onlardır.

cezâühüm `inde rabbihim cennâtü `adnin tecrî min taḥtihe-l'enhâru ḫâlidîne fîhâ ebedâ. raḍiye-llâhü `anhüm veraḍû `anh. ẕâlike limen ḫaşiye rabbeh.

Türkçe:
Onların, Rableri katındaki ödülleri, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleri/temiz-bereketli bahçelerdir. Sürekli kalacaklardır orada. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte bu, içi ürpererek Rabbine saygı duyan kişi içindir.
İngilizce:
Their reward is with Allah: Gardens of Eternity, beneath which rivers flow; they will dwell therein for ever; Allah well pleased with them, and they with Him: all this for such as fear their Lord and Cherisher.
Fransızca:
Leur récompense auprès d'Allah sera les Jardins de séjour, sous lesquels coulent les ruisseaux, pour y demeurer éternellement. Allah les agrée et ils L'agréent. Telle sera [la récompense] de celui qui craint son Seigneur.
Almanca:
Ihre Belohnung bei ihrem HERRN ist 'Adn-Dschannat, die von Flüssen durchflossen sind, darin sind sie ewig, für immer. ALLAH fand Gefallen an ihnen und sie sind zufrieden mit Ihm. Dies ist für denjenigen, der seinen HERRN Ehrfurcht erweist.
Rusça:
Аллах доволен ими, и они довольны Им. Это уготовано для тех, кто боится своего Господа.
Arapça:
جَزَاؤُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ۖ رَّضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ۚ ذَٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rableri katında onların mükâfatı, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat, Rabbine saygı gösterene mahsustur.
Diyanet Vakfı:
Onların Rableri katındaki mükafatları, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn cennetleridir. Allah kendilerinden hoşnut olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Bu söylenenler hep Rabbinden korkan (O'na saygı gösterenler) içindir.
Al-Bayyina—البينة beslemesine abone olun.