Al-Qalam—القلم

feaḳbele ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍiy yetelâvemûn.

Türkçe:
Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.
İngilizce:
Then they turned, one against another, in reproach.
Fransızca:
Puis ils s'adressèrent les uns aux autres, se faisant des reproches.
Almanca:
Dann wandten sich die einen von ihnen den anderen zu, sie machten sich gegenseitig Vorwürfe,
Rusça:
Они стали попрекать друг друга
Arapça:
فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَلَاوَمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ardından suçu birbirlerine yüklemeye başladılar.
Diyanet Vakfı:
Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar.

ḳâlû yâ veylenâ innâ künnâ ṭâgîn.

Türkçe:
"Yazıklar olsun bize, dediler, biz gerçekten azgınlarmışız!"
İngilizce:
They said: "Alas for us! We have indeed transgressed!
Fransızca:
Ils dirent : "Malheur à nous ! Nous avons été des rebelles.
Almanca:
sie sagten: "Unser Niedergang! Gewiß, wir waren Übertretende.
Rusça:
и сказали: "Горе нам! Мы преступили границы дозволенного.
Arapça:
قَالُوا يَا وَيْلَنَا إِنَّا كُنَّا طَاغِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yazıklar olsun bize, dediler, biz azgınlarmışız.
Diyanet Vakfı:
(Nihayet) şöyle dediler: Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz.

`asâ rabbünâ ey yübdilenâ ḫayram minhâ innâ ilâ rabbinâ râgibûn.

Türkçe:
"Umarız, Rabbimiz bize onun yerine daha hayırlısını verir. Biz de her şeyimizle Rabbimize yöneliriz."
İngilizce:
It may be that our Lord will give us in exchange a better (garden) than this: for we do turn to Him (in repentance)!
Fransızca:
Nous souhaitons que notre Seigneur nous le remplace par quelque chose de meilleur. Nous désirons nous rapprocher de notre Seigneur".
Almanca:
Hoffentlich tauscht uns unser HERR Besseres als sie ein. Gewiß, wir sind ALLAH gegenüber Bittende."
Rusça:
Быть может, Господь наш даст нам взамен нечто лучшее. Воистину, мы обращаемся к нашему Господу".
Arapça:
عَسَىٰ رَبُّنَا أَن يُبْدِلَنَا خَيْرًا مِّنْهَا إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا رَاغِبُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ola ki Rabbimiz bize onun yerine daha hayırlısını verir. Biz Rabbimize yönelir, ondan umarız.
Diyanet Vakfı:
Belki Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz (artık) Rabbimizi(O'nun hoşnutluğunu) arzuluyoruz.

keẕâlike-l`aẕâb. vele`aẕâbü-l'âḫirati ekber. lev kânû ya`lemûn.

Türkçe:
İşte böyledir azap! Âhiretin azabı ise gerçekten çok daha büyüktür. Bir bilselerdi!
İngilizce:
Such is the Punishment (in this life); but greater is the Punishment in the Hereafter,- if only they knew!
Fransızca:
Tel fut le châtiment; et le châtiment de l'au-delà est plus grand encore, si seulement ils savaient !
Almanca:
Solcherart ist die Peinigung. Und die Peinigung des Jenseits ist doch noch größer, würden sie es nur wissen.
Rusça:
Такими были мучения, а мучения в Последней жизни будут еще ужаснее! Если бы только они знали!
Arapça:
كَذَٰلِكَ الْعَذَابُ ۖ وَلَعَذَابُ الْآخِرَةِ أَكْبَرُ ۚ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte azap böyledir. Elbette ahiret azabı daha büyüktür. Fakat bilselerdi.
Diyanet Vakfı:
İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi!

inne lilmütteḳîne `inde rabbihim cennâti-nne`îm.

Türkçe:
Takva sahipleri için, Rableri katında nimetlerle dolu cennetler vardır.
İngilizce:
Verily, for the Righteous, are Gardens of Delight, in the Presence of their Lord.
Fransızca:
Les pieux auront auprès de leur Seigneur les jardins de délice.
Almanca:
Gewiß, für die Muttaqi gibt es bei ihrem HERRN die Dschannat des Wohlergehens.
Rusça:
Воистину, для богобоязненных у их Господа приготовлены Сады блаженства.
Arapça:
إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kuşkusuz korunanlar için de, Rableri katında nimetleri bol bahçeler vardır.
Diyanet Vakfı:
Şu da muhakkak ki, takva sahipleri için Rableri katında nimetleri bol cennetler vardır.

efenec`alü-lmüslimîne kelmücrimîn.

Türkçe:
Biz, Müslümanları/Allah'a teslim olanları, suçlular gibi yapar mıyız?
İngilizce:
Shall We then treat the People of Faith like the People of Sin?
Fransızca:
Traiterons-Nous les soumis [à Allah] à la manière des criminels ?
Almanca:
Lassen WIR etwa die Muslime wie die schwer Verfehlenden sein?!
Rusça:
Неужели Мы мусульман приравним к грешникам?
Arapça:
أَفَنَجْعَلُ الْمُسْلِمِينَ كَالْمُجْرِمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Öyle ya, teslimiyet gösterenleri suçlular gibi tutar mıyız hiç?
Diyanet Vakfı:
Öyle ya, (Allah'a) teslimiyet gösterenleri, (o) günahkarlar gibi tutar mıyız hiç?

mâ leküm. keyfe taḥkümûn.

Türkçe:
Neniz var sizin, nasıl hüküm veriyorsunuz?
İngilizce:
What is the matter with you? How judge ye?
Fransızca:
Qu'avez-vous ? Comment jugez-vous ?
Almanca:
Was ist mit euch, wie urteilt ihr?!
Rusça:
Что с вами? Как вы судите?
Arapça:
مَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Neyiniz var, nasıl hüküm veriyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?

em leküm kitâbün fîhi tedrusûn.

Türkçe:
Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan ders mi görüyorsunuz?
İngilizce:
Or have ye a book through which ye learn-
Fransızca:
Ou bien avez-vous un Livre dans lequel vous apprenez
Almanca:
Oder verfügt ihr über eine Schrift, in der ihr lest,
Rusça:
Или у вас есть Писание, из которого вы узнали,
Arapça:
أَمْ لَكُمْ كِتَابٌ فِيهِ تَدْرُسُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Yoksa size ait bir kitap var da, (bu batıl inanışları) onda mı okuyorsunuz?

inne leküm fîhi lemâ teḫayyerûn.

Türkçe:
Onda, keyfinize uyan her şeyi rahatça buluyorsunuz.
İngilizce:
That ye shall have, through it whatever ye choose?
Fransızca:
qu'en vérité vous obtiendrez tout ce que vous désirez ?
Almanca:
daß es euer ist, was ihr euch auswählt?!
Rusça:
что там у вас будет все, что вы выберете?
Arapça:
إِنَّ لَكُمْ فِيهِ لَمَا تَخَيَّرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O kitapta, "beğendiğiniz her şey sizindir" diye mi yazılı?
Diyanet Vakfı:
Onda, beğendiğiniz her şey sizin için mutlaka vardır (diye mi yazılı)?

em leküm eymânün `aleynâ bâligatün ilâ yevmi-lḳiyâmeti inne leküm lemâ taḥkümûn.

Türkçe:
Yoksa sizin lehinize üzerimizde kıyamete kadar uzanacak yeminler mi var da siz ne hükmederseniz oluverecek!
İngilizce:
Or have ye Covenants with Us to oath, reaching to the Day of Judgment, (providing) that ye shall have whatever ye shall demand?
Fransızca:
Ou bien est-ce que vous avez obtenu de Nous des serments valables jusqu'au Jour de la Résurrection, Nous engageant à vous donner ce que vous décidez ?
Almanca:
Oder schulden WIR euch bis zum Tag der Auferstehung hinreichende Gelöbnisse, daß es euer ist, was ihr urteilt?!
Rusça:
Или у вас есть Наши клятвы, которые сохранятся до Дня воскресения, о том, что у вас будет все, что вы присудите?
Arapça:
أَمْ لَكُمْ أَيْمَانٌ عَلَيْنَا بَالِغَةٌ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ ۙ إِنَّ لَكُمْ لَمَا تَحْكُمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?
Diyanet Vakfı:
Yoksa, "Ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?

Pages

Al-Qalam—القلم beslemesine abone olun.