107. Mâûn - (Yardımlaşma) Al-Maun—الماعون

era'eyte-lleẕî yükeẕẕibü biddîn.

Türkçe:
Gördün mü o, dini yalan sayanı?
İngilizce:
Seest thou one who denies the Judgment (to come)?
Fransızca:
Vois-tu celui qui traite de mensonge la Rétribution ?
Almanca:
Kennst du denjenigen, der den Din ableugnet?!
Rusça:
Видел ли ты того, кто считает ложью воздаяние?
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ أَرَأَيْتَ الَّذِي يُكَذِّبُ بِالدِّينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dini yalanlayanı gördün mü?
Diyanet Vakfı:
Dini yalanlayanı gördün mü?

feẕâlike-lleẕî yedü``u-lyetîm.

Türkçe:
İşte odur yetimi itip kakan;
İngilizce:
Then such is the (man) who repulses the orphan (with harshness),
Fransızca:
C'est bien lui qui repousse l'orphelin,
Almanca:
Also dieser ist derjenige, der die Waise wegstößt
Rusça:
Это - тот, кто гонит сироту
Arapça:
فَذَٰلِكَ الَّذِي يَدُعُّ الْيَتِيمَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte o, öksüzü iter, kakar.
Diyanet Vakfı:
İşte o, yetimi itip kakar;

velâ yeḥuḍḍu `alâ ṭa`âmi-lmiskîn.

Türkçe:
Yoksulu doyurmayı özendirmez o.
İngilizce:
And encourages not the feeding of the indigent.
Fransızca:
et qui n'encourage point à nourrir le pauvre.
Almanca:
und zur Speisung des Bedürftigen nicht anspornt.
Rusça:
и не побуждает накормить бедняка.
Arapça:
وَلَا يَحُضُّ عَلَىٰ طَعَامِ الْمِسْكِينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoksulu doyurmaya önayak olmaz.
Diyanet Vakfı:
Yoksulu doyurmaya teşvik etmez;

feveylül lilmüṣallîn.

Türkçe:
Vay haline o namaz kılanların/dua edenlerin ki,
İngilizce:
So woe to the worshippers
Fransızca:
Malheur donc, à ceux qui prient
Almanca:
Also Niedergang sei den des rituellen Gebets Verrichtenden,
Rusça:
Горе молящимся,
Arapça:
فَوَيْلٌ لِّلْمُصَلِّينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Vay haline o namaz kılanların ki,
Diyanet Vakfı:
Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,

elleẕîne hüm `an ṣalâtihim sâhûn.

Türkçe:
Namazlarından/dualarından gaflet içindedir onlar!
İngilizce:
Who are neglectful of their prayers,
Fransızca:
tout en négligeant (et retardant) leur Salat,
Almanca:
denjenigen, die ihrem rituellen Gebet gegenüber achtlos sind,
Rusça:
которые небрежны к своим намазам,
Arapça:
الَّذِينَ هُمْ عَن صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kıldıkları namazın değerine aldırış etmezler.
Diyanet Vakfı:
Onlar namazlarını ciddiye almazlar.

elleẕîne hüm yürâûn.

Türkçe:
Riyaya sapandır onlar/gösteriş yaparlar.
İngilizce:
Those who (want but) to be seen (of men),
Fransızca:
qui sont pleins d'ostentation,
Almanca:
denjenigen, die Riyaa betreiben
Rusça:
которые лицемерят
Arapça:
الَّذِينَ هُمْ يُرَاءُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gösteriş yaparlar onlar,
Diyanet Vakfı:
Onlar gösteriş yapanlardır,

veyemne`ûne-lmâ`ûn.

Türkçe:
Ve onlar, kamu hakkına/yardıma/zekâta/iyiliğe engel olurlar.
İngilizce:
But refuse (to supply) (even) neighbourly needs.
Fransızca:
et refusent l'ustensile (à celui qui en a besoin).
Almanca:
und die Utensilien verweigern.
Rusça:
и отказывают даже в мелочи!
Arapça:
وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve yardımlığı sakınırlar (zekatı vermezler).
Diyanet Vakfı:
Ve hayra da mani olurlar.
107. Mâûn - (Yardımlaşma) Al-Maun—الماعون beslemesine abone olun.