İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Arapça:

elleẕîne keferû veṣaddû `an sebîli-llâhi eḍalle a`mâlehüm.
Türkçe:
Küfre saplanıp Allah'ın yolundan alıkoyanların yapıp ettiklerini O, boşa çıkarmıştır.
İngilizce:
Those who reject Allah and hinder (men) from the Path of Allah,- their deeds will Allah render astray (from their mark).
Fransızca:
Ceux qui ont mécru et obstrué le chemin d'Allah, Il a rendu leurs oeuvres vaines.
Almanca:
Denjenigen, die Kufr betrieben und von ALLAHs Weg abgehalten haben, ließ ER ihre Handlungen verloren gehen.
Rusça:
Он сделал тщетными деяния тех, которые не уверовали и сбивали других с пути Аллаха.
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ الَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَن سَبِيلِ اللَّهِ أَضَلَّ أَعْمَالَهُمْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnkâr edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların amellerini Allah boşa çıkarır.
Diyanet Vakfı:
İnkar edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların işlerini Allah boşa çıkarmıştır.

velleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti veâmenû bimâ nüzzile `alâ müḥammediv vehüve-lḥaḳḳu mir rabbihim keffera `anhüm seyyiâtihim veaṣleḥa bâlehüm.
Türkçe:
İman edip barışa/hayra yönelik işler yapanlar ve Muhammed'e indirilene -ki o onların Rablerinden bir haktır- inanmış olanlara gelince, Allah onların çirkin davranışlarını örtmüş ve gönüllerini barışa yöneltmiştir.
İngilizce:
But those who believe and work deeds of righteousness, and believe in the (Revelation) sent down to Muhammad - for it is the Truth from their Lord,- He will remove from them their ills and improve their condition.
Fransızca:
Et ceux qui ont cru et accompli de bonnes oeuvres et ont cru en ce qui a été descendu sur Muhammad - et c'est la vérité venant de leur Seigneur - Il leur efface leurs méfaits et améliore leur condition.
Almanca:
Und denjenigen, die den Iman verinnerlicht, gottgefällig Gutes getan und den Iman an das verinnerlicht haben, das Muhammad hinabgesandt wurde - und es ist die Wahrheit von ihrem HERRN - tilgte ER ihre gottmißfälligen Taten und besserte ihre Lage.
Rusça:
Он простил грехи и исправил положение тех, которые уверовали, совершали праведные деяния и уверовали в истину, ниспосланную Мухаммаду от их Господа.
Arapça:
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَآمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلَىٰ مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ ۙ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَأَصْلَحَ بَالَهُمْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İman edip salih amel işleyenlerin ve Rableri tarafından bir gerçek olarak Muhammed'e indirilen kitaba inananların kötülüklerini Allah örter ve durumlarını düzeltir.
Diyanet Vakfı:
İman edip yararlı işler yapanların, Rableri tarafından hak olarak Muhammed'e indirilene inananların günahlarını Allah örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.

ẕâlike bienne-lleẕîne keferü-ttebe`ü-lbâṭile veenne-lleẕîne âmenü-ttebe`ü-lḥaḳḳa mir rabbihim. keẕâlike yaḍribü-llâhü linnâsi emŝâlehüm.
Türkçe:
Bu böyledir; çünkü küfre batanlar boş ve tutarsıza uymuşlardır. İman edenler ise Rablerinden gelen hakka uymuşlardır. İşte Allah, insanlara kendi durumlarını bu şekilde örnekleyerek anlatır.
İngilizce:
This because those who reject Allah follow vanities, while those who believe follow the Truth from their Lord: Thus does Allah set forth for men their lessons by similitudes.
Fransızca:
Il en est ainsi parce que ceux qui ont mécru ont suivi le Faux et que ceux qui ont cru ont suivi la Vérité émanant de leur Seigneur. C'est ainsi qu'Allah propose leurs exemples aux gens.
Almanca:
Dies weil diejenigen, die Kufr betrieben haben, dem für nichtig Erklärten folgten, und diejenigen, die den Iman verinnerlichten, demWahren von ihrem HERRN folgten. Solcherart prägt ALLAH den Menschen ihre Gleichnisse.
Rusça:
Это - за то, что неверующие последовали за ложью, а верующие последовали за истиной от их Господа. Так Аллах приводит людям их притчи.
Arapça:
ذَٰلِكَ بِأَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا اتَّبَعُوا الْبَاطِلَ وَأَنَّ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّبَعُوا الْحَقَّ مِن رَّبِّهِمْ ۚ كَذَٰلِكَ يَضْرِبُ اللَّهُ لِلنَّاسِ أَمْثَالَهُمْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bu, inkâr edenlerin batıla uymaları ve iman edenlerin de Rablerinden gelen gerçeğe tâbi olmalarından dolayı böyledir. İşte böylece Allah insanlara kendi misallerini anlatır.
Diyanet Vakfı:
Bunun sebebi, inkar edenlerin batıla uymaları, inananların da Rablerinden gelen hakka uymuş olmalarıdır. İşte böylece Allah, insanlara kendilerinden misallerini anlatır.

feiẕâ leḳîtümü-lleẕîne keferû feḍarbe-rriḳâb. ḥattâ iẕâ eŝḫantümûhüm feşüddü-lveŝâḳa feimmâ mennem ba`dü veimmâ fidâen ḥattâ teḍa`a-lḥarbü evzârahâ. ẕâlik. velev yeşâü-llâhü lenteṣara minhüm velâkil liyeblüve ba`ḍaküm biba`ḍ. velleẕîne ḳutilû fî sebîli-llâhi feley yüḍille a`mâlehüm.
Türkçe:
Küfre batmışlarla burun buruna geldiğinizde, boyunlar vurulur. Nihayet onları bastırıp sindirdiğinizde, antlaşma bağını sıkı bağlayın. Artık bundan sonrası ya bir bağışlama ya bir fidyedir. Nihayet, harp, ağırlıklarını yere bırakır. İşte böyle! Eğer Allah dileseydi, onlardan öc alırdı. Ama kiminizi kiminizle denemek için böyledir. Allah yolunda öldürülenlerin amelleri asla göz ardı edilmeyecektir.
İngilizce:
Therefore, when ye meet the Unbelievers (in fight), smite at their necks; At length, when ye have thoroughly subdued them, bind a bond firmly (on them): thereafter (is the time for) either generosity or ransom: Until the war lays down its burdens. Thus (are ye commanded): but if it had been Allah's Will, He could certainly have exacted retribution from them (Himself); but (He lets you fight) in order to test you, some with others. But those who are slain in the Way of Allah,- He will never let their deeds be lost.
Fransızca:
Lorsque vous rencontrez (au combat) ceux qui ont mécru frappez-en les cous. Puis, quand vous les avez dominés , enchaînez-les solidement. Ensuite, c'est soit la libération gratuite, soit la rançon, jusqu'à ce que la guerre dépose ses fardeaux. Il en est ainsi, car si Allah voulait, Il se vengerait Lui-même contre eux, mais c'est pour vous éprouver les uns par les autres. Et ceux qui seront tués dans le chemin d'Allah, Il ne rendra jamais vaines leurs actions.
Almanca:
Und wenn ihr auf diejenigen, die Kufr betrieben haben, trefft, gibt es das Schlagen auf die Hälse. Dann wenn ihr ihnen schwere Verluste zugefügt habt, dann zieht die Fesseln fest. Danach ist entweder Begnadigung oder Auslösung, bis der Krieg seine Lasten ablegte . Es ist dies! Und wollte ALLAH, würde ER gewiß an ihnen Vergeltung üben. Doch damit ER die einen von euch durch die anderen prüft. Und diejenigen, die fi-sabilillah getötet wurden, ihre Handlungen läßt ER nie verloren gehen.
Rusça:
Когда вы встречаетесь с неверующими на поле боя, то рубите головы. Когда же вы ослабите их, то крепите оковы. А потом или милуйте, или же берите выкуп до тех пор, пока война не сложит свое бремя. Вот так! Если бы Аллах пожелал, то отомстил бы им сам, но Он пожелал испытать одних из вас посредством других. Он никогда не сделает тщетными деяния тех, кто был убит на пути Аллаха.
Arapça:
فَإِذَا لَقِيتُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِ حَتَّىٰ إِذَا أَثْخَنتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَ فَإِمَّا مَنًّا بَعْدُ وَإِمَّا فِدَاءً حَتَّىٰ تَضَعَ الْحَرْبُ أَوْزَارَهَا ۚ ذَٰلِكَ وَلَوْ يَشَاءُ اللَّهُ لَانتَصَرَ مِنْهُمْ وَلَٰكِن لِّيَبْلُوَ بَعْضَكُم بِبَعْضٍ ۗ وَالَّذِينَ قُتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَلَن يُضِلَّ أَعْمَالَهُمْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da fidye ile salıverin. Allah'ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.
Diyanet Vakfı:
(Savaşta) inkar edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onlara iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin. Durum şu ki, Allah dileseydi, onlardan intikam alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz.

seyehdîhim veyuṣliḥu bâlehüm.
Türkçe:
Onları doğruya/iyiye/güzele kılavuzlayacak ve kalpleri ıslah edecektir/ barışa yöneltecektir.
İngilizce:
Soon will He guide them and improve their condition,
Fransızca:
Il les guidera et améliorera leur condition,
Almanca:
ER wird sie rechtleiten und ihre Lage bessern.
Rusça:
Он поведет их прямым путем, исправит их положение
Arapça:
سَيَهْدِيهِمْ وَيُصْلِحُ بَالَهُمْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah onları doğru yola iletecek ve durumlarını düzeltecektir.
Diyanet Vakfı:
Allah onları muratlarına erdirecek, gönüllerini şadedecek.

veyüdḫilühümü-lcennete `arrafehâ lehüm.
Türkçe:
Ve onları, kendilerine tanımlamış olduğu o cennete koyacaktır.
İngilizce:
And admit them to the Garden which He has announced for them.
Fransızca:
et les fera entrer au Paradis qu'Il leur aura fait connaître.
Almanca:
Und ER wird sie in die Dschanna eintreten lassen, die ER ihnen bekannt machte.
Rusça:
и введет их в Рай, с которым Он их ознакомил (или который Он умастил для них благовониями).
Arapça:
وَيُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ عَرَّفَهَا لَهُمْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onları, kendilerine tanıttığı cennete koyacaktır.
Diyanet Vakfı:
Onları, kendilerine tanıttığı cennete sokacaktır.

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû in tenṣurü-llâhe yenṣurküm veyüŝebbit aḳdâmeküm.
Türkçe:
Ey iman sahipleri! Eğer siz Allah'a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.
İngilizce:
O ye who believe! If ye will aid (the cause of) Allah, He will aid you, and plant your feet firmly.
Fransızca:
ô vous qui croyez ! si vous faites triompher (la cause d') Allah, Il vous fera triompher et raffermira vos pas.
Almanca:
Ihr, die den Iman verinnerlicht habt! Wenn ihr ALLAHs (Din) beisteht, steht ER euch bei und festigt eure Füße (in der Sache).
Rusça:
О те, которые уверовали! Если вы поможете Аллаху, то и Он поможет вам и утвердит ваши стопы.
Arapça:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.
Diyanet Vakfı:
Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.

velleẕîne keferû feta`sel lehüm veeḍalle a`mâlehüm.
Türkçe:
Küfre sapanlara gelince, kayıp ve yıkım onlara! Yapıp ettiklerini boşa çıkardı onların.
İngilizce:
But those who reject (Allah),- for them is destruction, and (Allah) will render their deeds astray (from their mark).
Fransızca:
Et quand à ceux qui ont mécru, il y aura un malheur pour eux, et Il rendra leurs oeuvres vaines.
Almanca:
Und für diejenigen, die Kufr betrieben haben, gibt es Verfall, und ER ließ ihre Handlungen verloren gehen.
Rusça:
Гибель тем, которые не уверовали! Он сделает тщетными их деяния.
Arapça:
وَالَّذِينَ كَفَرُوا فَتَعْسًا لَّهُمْ وَأَضَلَّ أَعْمَالَهُمْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnkâr edenlere gelince, artık yıkım onlara. Allah onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Diyanet Vakfı:
İnkar edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.

ẕâlike biennehüm kerihû mâ enzele-llâhü feaḥbeṭa a`mâlehüm.
Türkçe:
Bu böyledir; çünkü onlar Allah'ın indirdiğini tiksindirici bulmuşlardır, Allah da onların tüm amellerini boşa çıkarmıştır.
İngilizce:
That is because they hate the Revelation of Allah; so He has made their deeds fruitless.
Fransızca:
C'est parce qu'ils ont de la répulsion pour ce qu'Allah a fait descendre. Il a rendu donc vaines leurs oeuvres.
Almanca:
Dies, weil sie dem gegenüber abgeneigt waren, was ALLAH hinabsandte, so ließ ER ihre Handlungen zunichte werden.
Rusça:
Это - потому, что они возненавидели ниспосланное Аллахом, и Он сделал тщетными их деяния!
Arapça:
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَرِهُوا مَا أَنزَلَ اللَّهُ فَأَحْبَطَ أَعْمَالَهُمْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bu onların, Allah'ın indirdiklerini beğenmediklerinden dolayıdır. Allah da bunun için onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Diyanet Vakfı:
Bunun sebebi, Allah'ın indirdiğini beğenmemeleridir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Pages
