
sebbiḥi-sme rabbike-l'a`lâ.
Türkçe:
Rabbinin o Al'a,o yüce adını tespih et!
İngilizce:
Glorify the name of thy Guardian-Lord Most High,
Fransızca:
Glorifie le nom de ton Seigneur, le Très Haut,
Almanca:
Rühme den Namen deines allhöchsten HERRN,
Rusça:
Славь имя Господа твоего Всевышнего,
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rabbinin yüce adını tesbih et.
Diyanet Vakfı:
Yüce Rabbinin adını,

elleẕî ḫaleḳa fesevvâ.
Türkçe:
O ki yarattı, düzene koydu,
İngilizce:
Who hath created, and further, given order and proportion;
Fransızca:
Celui Qui a crée et agencé harmonieusement,
Almanca:
Desjenigen, Der erschuf und dann zurechtmachte,
Rusça:
Который сотворил все сущее и всему придал соразмерность,
Arapça:
الَّذِي خَلَقَ فَسَوَّىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yaratıp düzene koyan O'dur.
Diyanet Vakfı:
Yaratıp düzene koyan,

velleẕî ḳaddera fehedâ.
Türkçe:
O ki miktarını, şeklini belirledi, yolunu çizip aydınlattı.
İngilizce:
Who hath ordained laws. And granted guidance;
Fransızca:
qui a décrété et guidé,
Almanca:
und Desjenigen, Der bestimmte, dann rechtleitete,
Rusça:
Который предопределил судьбу творений и указал путь,
Arapça:
وَالَّذِي قَدَّرَ فَهَدَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Takdir edip hidayeti gösteren O'dur.
Diyanet Vakfı:
Takdir edip yol gösteren,

velleẕî aḫrace-lmer`â.
Türkçe:
O ki otlağı çıkardı,
İngilizce:
And Who bringeth out the (green and luscious) pasture,
Fransızca:
et qui a fait pousser le pâturage,
Almanca:
und Desjenigen, Der das Gegraste hervorbringen ließ,
Rusça:
Который взрастил пастбища,
Arapça:
وَالَّذِي أَخْرَجَ الْمَرْعَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Otlağı çıkaran,
Diyanet Vakfı:
(Topraktan) yeşil otu çıkaran,

fece`alehû guŝâen aḥvâ.
Türkçe:
Sonra da onu sellerin sürüklediği morarmış bir atık haline getirdi.
İngilizce:
And then doth make it (but) swarthy stubble.
Fransızca:
et en a fait ensuite un foin sombre.
Almanca:
und ER es dann zum grünschwarzen Vertrockneten machte.
Rusça:
а потом превратил их в темный сор.
Arapça:
فَجَعَلَهُ غُثَاءً أَحْوَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra da onu karamsı bir sel köpüğü haline getiren O'dur.
Diyanet Vakfı:
Sonra da onu kapkara bir sel artığına çeviren yüce Rabbinin adını tesbih (ve takdis) et.

senuḳriüke felâ tensâ.
Türkçe:
Seni/sana okutacağız da artık unutmayacaksın.
İngilizce:
By degrees shall We teach thee to declare (the Message), so thou shalt not forget,
Fransızca:
Nous te ferons réciter (le Coran), de sorte que tu n'oublieras
Almanca:
WIR werden dich vortragen lassen, so vergiß nicht
Rusça:
Мы позволим тебе прочесть Коран, и ты не забудешь ничего,
Arapça:
سَنُقْرِئُكَ فَلَا تَنسَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bundan böyle sana Kur'ân'ı okutacağız da unutmayacaksın.
Diyanet Vakfı:
Sana (Kur an'ı) okutacağız; sen hiç unutmayacaksın.

illâ mâ şâe-llâh. innehû ya`lemü-lcehra vemâ yaḫfâ.
Türkçe:
Allah'ın dilediği müstesna. O, açıklananı da gizleneni de bilir.
İngilizce:
Except as Allah wills: For He knoweth what is manifest and what is hidden.
Fransızca:
que ce qu'Allah veut. Car, Il connaît ce qui paraît au grand jour ainsi que ce qui est caché.
Almanca:
außer dem, was ALLAH will. Gewiß, ER kennt das Offenkundige und das, was verborgen ist.
Rusça:
кроме того, что пожелает Аллах. Он знает явное и то, что сокрыто.
Arapça:
إِلَّا مَا شَاءَ اللَّهُ ۚ إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ وَمَا يَخْفَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yalnız Allah'ın dilediği başkadır. Çünkü o açığı da bilir, gizliyi de.
Diyanet Vakfı:
Artık Allah'ın dilediği hariç, Şüphesiz Allah, açığı ve gizleneni bilir.

venüyessiruke lilyüsrâ.
Türkçe:
Sana, en kolay olanı kolaylaştıracağız.
İngilizce:
And We will make it easy for thee (to follow) the simple (Path).
Fransızca:
Nous te mettrons sur la voie la plus facile.
Almanca:
Und WIR führen dich leicht zur Erleichterten.
Rusça:
Мы облегчим тебе путь к легчайшему.
Arapça:
وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Seni en kolay yola muvaffak kılacağız.
Diyanet Vakfı:
Seni en kolaya muvaffak kılacağız.

feẕekkir in nefe`ati-ẕẕikrâ.
Türkçe:
Eğer hatırlatmak yarar sağlarsa hatırlat/öğüt ver!
İngilizce:
Therefore give admonition in case the admonition profits (the hearer).
Fransızca:
Rappelle, donc, où le Rappel doit être utile.
Almanca:
So ermahne, wenn die Ermahnung nützt.
Rusça:
Наставляй же людей, если напоминание принесет пользу.
Arapça:
فَذَكِّرْ إِن نَّفَعَتِ الذِّكْرَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onun için öğüt ver, eğer öğüt fayda verirse.
Diyanet Vakfı:
O halde eğer öğüt fayda verirse öğüt ver.

seyeẕẕekkeru mey yaḫşâ.
Türkçe:
İçine ürperti düşen, öğüt alacaktır.
İngilizce:
The admonition will be received by those who fear (Allah):
Fransızca:
Quiconque craint (Allah) s'[en] rappellera,
Almanca:
Es wird sich ermahnen lassen derjenige, der Ehrfurcht hat,
Rusça:
Воспримет его тот, кто страшится,
Arapça:
سَيَذَّكَّرُ مَن يَخْشَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Saygısı olan öğüt alacaktır.
Diyanet Vakfı:
(Allah'tan) korkan öğütten yararlanacak.
Pages
