
iẕe-ssemâü-nfeṭarat.
Türkçe:
Gök çatlayıp yarıldığı zaman,
İngilizce:
When the Sky is cleft asunder;
Fransızca:
Quand le ciel se rompra,
Almanca:
Wenn der Himmel sich spaltet,
Rusça:
Когда небо расколется,
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ إِذَا السَّمَاءُ انفَطَرَتْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gök çatladığı vakit,
Diyanet Vakfı:
Gökyüzü yarıldığı zaman,

veiẕe-lkevâkibü-nteŝerat.
Türkçe:
Yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman,
İngilizce:
When the Stars are scattered;
Fransızca:
et que les étoiles se disperseront,
Almanca:
und wenn die Sterne zerstreut sind,
Rusça:
когда звезды осыплются,
Arapça:
وَإِذَا الْكَوَاكِبُ انتَثَرَتْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yıldızlar döküldüğü vakit,
Diyanet Vakfı:
Yıldızlar döküldüğü zaman,

veiẕe-lbiḥâru füccirat.
Türkçe:
Denizler fışkırtıldığı zaman,
İngilizce:
When the Oceans are suffered to burst forth;
Fransızca:
et que les mers confondront leurs eaux,
Almanca:
und wenn die Meere gesprengt werden,
Rusça:
когда моря смешаются (или высохнут),
Arapça:
وَإِذَا الْبِحَارُ فُجِّرَتْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Denizler yarılıp akıtıldığı vakit,
Diyanet Vakfı:
Denizler birbirine katıldığı zaman,

veiẕe-lḳubûru bü`ŝirat.
Türkçe:
Kabirler deşildiği zaman,
İngilizce:
And when the Graves are turned upside down;-
Fransızca:
et que les tombeaux seront bouleversés,
Almanca:
und wenn die Gräber ausgehoben werden,
Rusça:
когда могилы перевернутся,
Arapça:
وَإِذَا الْقُبُورُ بُعْثِرَتْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kabirlerin içi dışına getirildiği vakit,
Diyanet Vakfı:
Kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman,

`alimet nefsüm mâ ḳaddemet veeḫḫarat.
Türkçe:
Benlik, bilmiş olacaktır önden gönderdiğini de arkaya bıraktığını da.
İngilizce:
(Then) shall each soul know what it hath sent forward and (what it hath) kept back.
Fransızca:
toute âme saura alors ce qu'elle a accompli et ce qu'elle a remis de faire à plus tard.
Almanca:
dann weiß bereits jede Seele, was sie vorlegte und aufschob.
Rusça:
тогда каждая душа узнает, что она совершила и что оставила после себя.
Arapça:
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ وَأَخَّرَتْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Herkes neyi önünden gönderdiğini ve neyi geri bıraktığını bilir.
Diyanet Vakfı:
İnsanoğlu (yapıp) gönderdiklerini ve (yapamayıp) geride bıraktıklarını bir bir anlar.

yâ eyyühe-l'insânü mâ garrake birabbike-lkerîm.
Türkçe:
Ey insan! O sonsuz cömertliğin sahibi Kerîm Rabbine karşı seni aldatıp gururlu kılan nedir?!
İngilizce:
O man! What has seduced thee from thy Lord Most Beneficent?-
Fransızca:
ô homme ! Qu'est-ce qui t'a trompé au sujet de ton Seigneur, le Noble,
Almanca:
Du, Mensch! Was täuschte dich in deinem allgroßzügigen HERRN,
Rusça:
О человек! Что ввело тебя в заблуждение относительно твоего Великодушного Господа,
Arapça:
يَا أَيُّهَا الْإِنسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey insan! İhsanı bol Rabb'ine karşı seni aldatan nedir?
Diyanet Vakfı:
Ey insan! İhsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?

elleẕî ḫaleḳake fesevvâke fe`adelek.
Türkçe:
Rabbin ki seni yarattı, düzgün hale koydu, en güzel ölçülerle şekillendirdi.
İngilizce:
Him Who created thee. Fashioned thee in due proportion, and gave thee a just bias;
Fransızca:
qui t'a créé, puis modelé et constitué harmonieusement ?
Almanca:
Der dich erschuf, dann dich zurechtmachte, dann dich aufrichtete,
Rusça:
Который сотворил тебя и сделал твой облик совершенным и соразмеренным?
Arapça:
الَّذِي خَلَقَكَ فَسَوَّاكَ فَعَدَلَكَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O Allah ki seni yarattı, seni düzgün yapılı kılıp ölçülü bir biçim verdi.
Diyanet Vakfı:
O Allah ki seni yarattı, seni düzgün ve dengeli kılıp, ölçülü bir biçim verdi.

fî eyyi ṣûratim mâ şâe rakkebek.
Türkçe:
Dilediği herhangi bir biçimde seni oluşturdu.
İngilizce:
In whatever Form He wills, does He put thee together.
Fransızca:
Il t'a façonné dans la forme qu'Il a voulue.
Almanca:
in jeder Gestalt, die ER wollte, dich 3 zusammenfügte?!
Rusça:
Он сложил тебя в том облике, в каком пожелал.
Arapça:
فِي أَيِّ صُورَةٍ مَّا شَاءَ رَكَّبَكَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Seni dilediği her hangi bir şekilde parçalardan oluşturdu.
Diyanet Vakfı:
Seni istediği her hangi bir şekilde parçalardan oluşturdu.

kellâ bel tükeẕẕibûne biddîn.
Türkçe:
Hayır, iş sanıldığı gibi değil! Siz dini yalanlıyorsunuz.
İngilizce:
Nay! But ye do reject Right and Judgment!
Fransızca:
Non... ! [malgré tout] vous traitez la Rétribution de mensonge;
Almanca:
Gewiß, nein! Sondern ihr leugnet den Din ab,
Rusça:
Но нет! Вы считаете ложью воздаяние.
Arapça:
كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِالدِّينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır hayır, siz cezayı yalanlıyorsunuz.
Diyanet Vakfı:
Hayır! Siz yine de dini yalanlıyorsunuz.

veinne `aleyküm leḥâfiżîn.
Türkçe:
Ve şu kuşkusuz ki, sizin üzerinizde koruyucular-bekçiler var.
İngilizce:
But verily over you (are appointed angels) to protect you,-
Fransızca:
alors que veillent sur vous des gardiens ,
Almanca:
und gewiß über euch sind doch Bewahrende,
Rusça:
Воистину, над вами есть хранители -
Arapça:
وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Oysa üzerinizde koruyucular var.
Diyanet Vakfı:
Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler var,
Pages
