064. Teğabün - (Aldanma) At-Taghabun—التغابن

mâ eṣâbe mim müṣîbetin illâ biiẕni-llâh. vemey yü'mim billâhi yehdi ḳalbeh. vellâhü bikülli şey'in `alîm.

Türkçe:
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir musibet gelip çatmaz. Kim Allah'a inanırsa Allah O'nun kalbini doğruya ve güzele kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi biçimde bilmektedir.
İngilizce:
No kind of calamity can occur, except by the leave of Allah: and if any one believes in Allah, (Allah) guides his heart (aright): for Allah knows all things.
Fransızca:
Nul malheur n'atteint [l'homme] que par la permission d'Allah. Et quiconque croit en Allah, [Allah] guide son cœur. Allah est Omniscient.
Almanca:
Es traf nichts an Unglück außer mit ALLAHs Zustimmung. Und wer den Iman verinnerlicht, leitet ER sein Herz recht. Und ALLAH ist über alles allwissend.
Rusça:
Любое несчастье постигает только по воле Аллаха. Сердце того, кто уверовал в Аллаха, Он наставляет на прямой путь. Аллах знает обо всякой вещи.
Arapça:
مَا أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۗ وَمَن يُؤْمِن بِاللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُ ۚ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'ın izni olmayınca hiç bir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.
Diyanet Vakfı:
Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.

veeṭî`ü-llâhe veeṭî`ü-rrasûl. fein tevelleytüm feinnemâ `alâ rasûline-lbelâgu-lmübîn.

Türkçe:
Allah'a itaat edin, resule de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz resulümüze düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir.
İngilizce:
So obey Allah, and obey His Messenger: but if ye turn back, the duty of Our Messenger is but to proclaim (the Message) clearly and openly.
Fransızca:
Obéissez à Allah et obéissez au Messager et si vous vous détournez... il n'incombe à Notre messager que de transmettre en claire (son message).
Almanca:
Und gehorcht ALLAH und gehorcht dem Gesandten! Solltet ihr dann euch abwenden, so obliegt Unserem Gesandten nur das deutliche Verkünden.
Rusça:
Повинуйтесь Аллаху и повинуйтесь Посланнику. Если же вы отвернетесь, то ведь на Нашего Посланника возложена только ясная передача откровения.
Arapça:
وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ ۚ فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَإِنَّمَا عَلَىٰ رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen apaçık bir duyurmadır.
Diyanet Vakfı:
Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen apaçık bir duyurmadır.

allâhü lâ ilâhe illâ hû. ve`ale-llâhi felyetevekkeli-lmü'minûn.

Türkçe:
Allah! İlah yok O'ndan başka! Yalnız Allah'a güvenip dayanır iman sahipleri.
İngilizce:
Allah! There is no god but He: and on Allah, therefore, let the Believers put their trust.
Fransızca:
Allah, nulle autre divinité que Lui ! Et c'est à Allah que les croyants [doivent] s'en remettre.
Almanca:
ER ist ALLAH, es gibt keine Gottheit außer Ihm. Und ALLAH gegenüber sollen die Mumin Tawakkul üben!
Rusça:
Аллах - нет божества, кроме Него. Пусть же верующие уповают только на Аллаха.
Arapça:
اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۚ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah ki O'ndan başka tanrı yoktur. Müminler Allah'a dayansınlar.
Diyanet Vakfı:
Allah; O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. Müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû inne min ezvâciküm veevlâdiküm `adüvvel leküm faḥẕerûhüm. vein ta`fû vetaṣfeḥû vetagfirû feinne-llâhe gafûrur raḥîm.

Türkçe:
Ey iman edenler! Şu bir gerçek ki, eşlerinizin ve evlatlarınızın içinden size bir düşman vardır; onlara karşı dikkatli olun! Eğer affeder, ellerini tutar, hatalarını görmezden gelirseniz, kuşkusuz, Allah da affedici, merhamet edici olur.
İngilizce:
O ye who believe! Truly, among your wives and your children are (some that are) enemies to yourselves: so beware of them! But if ye forgive and overlook, and cover up (their faults), verily Allah is Oft-Forgiving, Most Merciful.
Fransızca:
ô vous qui avez cru, vous avez de vos épouses et de vos enfants un ennemi [une tentation]. Prenez-y garde donc. Mais si vous [les] excusez passez sur [leurs] fautes et [leur] pardonnez, sachez qu'Allah est Pardonneur, Très Miséricordieux.
Almanca:
Ihr, die den Iman verinnerlicht habt! Gewiß, von euren Ehepartnern und euren Kindern gibt es Feinde für euch, so nehmt euch in Acht vor ihnen! Und 3 wenn ihr es erlasst, nachseht und vergebt, also gewiß, ALLAH ist allvergebend, allgnädig.
Rusça:
О те, которые уверовали! Воистину, среди ваших жен и ваших детей есть враги вам. Остерегайтесь их. Если же вы будете снисходительны, проявите великодушие и простите их, то ведь Аллах - Прощающий, Милосердный.
Arapça:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ وَأَوْلَادِكُمْ عَدُوًّا لَّكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ ۚ وَإِن تَعْفُوا وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, hoş görür ve bağışlarsanız, bilin ki Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir.
Diyanet Vakfı:
Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, kusurlarını örterseniz, bilin ki, Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

innemâ emvâlüküm veevlâdüküm fitnetün. vellâhü `indehû ecrun `ażîm.

Türkçe:
Şu da bir gerçek ki, mallarınız ve çocuklarınız bir imtihan aracıdır. Allah'a gelince, onun katında büyük bir ödül vardır.
İngilizce:
Your riches and your children may be but a trial: but in the Presence of Allah, is the highest, Reward.
Fransızca:
Vos biens et vos enfants ne sont qu'une tentation, alors qu'auprès d'Allah est une énorme récompense.
Almanca:
Eure Vermögensgüter und eure Kinder sind nur Fitna. Und bei ALLAH gibt es gewaltige Belohnung.
Rusça:
Воистину, ваше имущество и ваши дети являются искушением. У Аллаха же есть великая награда.
Arapça:
إِنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ ۚ وَاللَّهُ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükafat ise Allah'ın yanındadır.
Diyanet Vakfı:
Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır: Büyük mükafat ise Allah'ın yanındadır.

fetteḳu-llâhe me-steṭa`tüm vesme`û veeṭî`û veenfiḳû ḫayral lienfüsiküm. vemey yûḳa şüḥḥa nefsihî feülâike hümü-lmüfliḥûn.

Türkçe:
O halde, gücünüz ölçüsünde Allah'tan sakının, dinleyin, itaat edin. Ve benlikleriniz için bir hayır olarak infakta bulunun. Nefsinin cimrilik ve doymazlığından korunanlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
İngilizce:
So fear Allah as much as ye can; listen and obey and spend in charity for the benefit of your own soul and those saved from the covetousness of their own souls,- they are the ones that achieve prosperity.
Fransızca:
Craignez Allah, donc autant que vous pouvez, écoutez, obéissez et faites largesses. Ce sera un bien pour vous. Et quiconque a été protégé contre sa propre avidité... ceux-là sont ceux qui réussissent.
Almanca:
Also handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber, wie ihr könnt, hört zu, gehorcht und spendet Gutes für euch selbst! Und wer vor dem Geiz seines Ego geschützt wird, diese sind die wirklichen Erfolgreichen.
Rusça:
Бойтесь Аллаха по мере своих возможностей, слушайте, повинуйтесь и расходуйте во благо самим себе. А уберегшиеся от собственной алчности являются преуспевшими.
Arapça:
فَاتَّقُوا اللَّهَ مَا اسْتَطَعْتُمْ وَاسْمَعُوا وَأَطِيعُوا وَأَنفِقُوا خَيْرًا لِّأَنفُسِكُمْ ۗ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O halde gücünüzün yettiği kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
Diyanet Vakfı:
O halde gücünüz yettiğince Allah'a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

in tuḳriḍü-llâhe ḳarḍan ḥaseney yüḍâ`ifhü leküm veyagfir leküm. vellâhü şekûrun ḥalîm.

Türkçe:
Eğer Allah'a gönül hoşluğuyla bir şey borç verirseniz O, onu sizin için katlayarak artırır ve sizin hatalarınızı bağışlar. Allah Şekûr'dur, şükredenlere karşılık verir; Halîm'dir, yumuşak ve merhametli davranır.
İngilizce:
If ye loan to Allah, a beautiful loan, He will double it to your (credit), and He will grant you Forgiveness: for Allah is most Ready to appreciate (service), Most Forbearing,-
Fransızca:
Si vous faites à Allah un prêt sincère, Il multipliera pour vous et vous pardonnera. Allah cependant est très Reconnaissant et Indulgent.
Almanca:
Wenn ihr ALLAH (Seiner Sache) eine Hasan-Anleihe gebt, wird ER euch vervielfachen und euch vergeben. Und ALLAH ist reichlich belohnend, allnachsichtig.
Rusça:
Если вы одолжите Аллаху прекрасный заем, то Он приумножит его для вас и простит вас. Аллах - Благодарный, Выдержанный,
Arapça:
إِن تُقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعِفْهُ لَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ۚ وَاللَّهُ شَكُورٌ حَلِيمٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer Allah'a güzel bir borç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat yapar ve sizi bağışlar. Allah çok mükafat verendir, halimdir.
Diyanet Vakfı:
Eğer Allah'a (rızası uğruna) ödünç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat arttırır ve sizi bağışlar. Allah çok mükafat verendir, ceza vermekte acele etmeyendir.

`âlimü-lgaybi veşşehâdeti-l`azîzü-lḥakîm.

Türkçe:
Görünmeyen ve görünen âlemleri bilendir O; Azîz'dir, Hakîm'dir.
İngilizce:
Knower of what is open, Exalted in Might, Full of Wisdom.
Fransızca:
Il est le Connaisseur du monde Invisible et visible, et Il est le Puissant, le Sage.
Almanca:
ER ist Der Allwissende über das Verborgene und das Sichtbare, Der Allwürdige, Der Allweise.
Rusça:
Ведающий сокровенное и явное, Могущественный, Мудрый.
Arapça:
عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Görünmeyeni ve görüneni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir.
Diyanet Vakfı:
Görülmeyeni ve görüleni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir.

Pages

064. Teğabün - (Aldanma) At-Taghabun—التغابن beslemesine abone olun.